Merdivenlerin tarihçesi: Büyüleyici mimariden erişim bariyerlerine
“Merdivenlerin tarihçesi”merdivenlerin evriminin büyüleyici hikayesini ve aynı zamanda ikiliğini anlatır: Merdivenler bir geçiş kolaylaştırıcı veya büyük bir bariyer olabilir; estetik bir zevk veya korkutucu bir engel!
Tarafından yazılmıştır Stannah
Merdivenlerin tarihçesi, aynı yapı ve fonksiyonun sürekli tekrarlanmasına ilişkin uzun ömürlülüğün tarihçesidir. Aynı zamanda merdivenlerin tarihçesini anlatmak kısmen tarih, kısmen de kurgu olan sonsuz bir hikaye anlatmanın zorluğuyla da mücadele etmek demektir. Göze hitap etmek dışında merdivenlerin çok daha fazla işlevi vardır!
Bir merdivendeki ikiliği keşfetmek her gün düşündüğünüz bir şey değildir ve aslında şunu merak ediyor olabilirsiniz: Merdivenler hakkında konuşacak bu kadar çok şey mi var? Aslında bir merdiven asansörü firmasında çalışıyorsanız bağlamına ve fonksiyonuna bağlı olarak farklı şekil ve boyutlardaki merdivenleri analiz etmeniz kaçınılmaz bir durumdur. Siz farkına bile varmadan kendinizi merdivenlerin ihtişamından etkilenmiş veya ne kadar dik olacakları konusunda kararsız olarak merdivenleri enine boyuna araştırırken bulabilirsiniz. Sizleri merdivenlerin büyülü dünyasına davet ediyoruz!
İçindekiler:
Doğada merdivenler
“Basamak” kelimesinin kökeni
İlk merdiven örnekleri: Semboller üzerine adım atma
Düz merdivenden çift sarmal merdivenlere
Merdivenler: Kurguda yaygın kullanılan bir metafor
Merdivenler: Kayma, takılma ve düşmenin tarihçesi…
Merdivenlerin modern mimarideki geleceği nedir?
Doğada merdivenler
Merdivenler, eski veya modern zamanlarda esas itibarıyla herhangi bir binada bulunabilmektedir. Ancak aynı zamanda doğayla mükemmel uyum içerisinde de bulunmaktadır. Sanki bu yapıya bağlıymış gibi, böylelikle tekerlere bağlı hale gelmişiz gibi görünmektedir. Tıpkı ilk maymunun taşla bir somunu kırabildiğini keşfetmesi gibi merdiveni ilk yapan kişi de birinci taşı diğerinin ardına yerleştiren veya yüksek bir yere tırmanmak için bir basamak inşa ederek ortaya çıkmış olmalı. Peki bu an türlerimiz için ani beklenmedik bir keşif anı mıydı? Ya da farklı medeniyetlerden farklı bireylerin herhangi bir temas olmaksızın bunu kendi başlarına bulduğu belirgin bir adım mıydı? Ya da insanların daha sonra taklit etmeye çalıştığı doğal basamak benzeri şekillerle insanlara ipucu veren doğanın kendisi miydi?
İnsanlardan milyonlarca yıl önce ortaya çıkan ve insanların etrafındaki dünyayı kodlamaya başlayan dünya gezegeni görsel olarak göz alıcı merdivenleri kendisi oluşturmuştu bile. Bu örnekler sorularımıza verilmiş yanıtlar niteliğindedir. Doğadaki karmaşık, gösterişli bir merdiven örneği görmek için tek yapmanız gereken Kuzey İrlanda’da bulunan Giant’s Causeway (Devler kaldırımı) resmine bakmaktır. Burası, yaklaşık 50 milyon yıl önce meydana gelen eski volkanik çatlak püskürmesinin sonucu olan, iç içe geçen yaklaşık 40,000 bazalt kolondan oluşan bir alandır.
Esas olarak doğal olarak ortaya çıkan merdivenler, zamanın başlangıcından beri insanlar tarafından yapılan yapılara gerekli ilhamı vermiş olabilir. Peki kendi merdivenimizi inşa etmek için biz insanlara ilham veren şey nedir? Bunun cevabı açık bir şekilde jeolojik tehlikelerin meydana gelişidir. Sonuç olarak daha yüksek yerlere erişmek istediğimizde fiziksel engellerin üstesinden gelmek için her zaman çözüm bulma ihtiyacı duyduk.
Doğal olarak meydana gelen merdivenlerden doğal insan yapımı yapılara geçiş yapmak sanıldığı kadar büyük bir adım değildir. Göz alıcı manzaralar için görkemli ortamlar oluşturmak için doğayla mükemmel uyumlu, insan yapımı merdivenlere bir bakın. Binlerce yıldır evlerin içinde merdiven benzeri yapılar kullanılmadan önce bunlar özellikle dağlar veya adalar olmak üzere uzak yerlere erişim sağlamak üzere doğa içerisinde inşa edilmiştir.
241 basamaklı, dik, döner merdiven; insanları adanın yukarısına çıkarmak için İspanya’daki Bask bölgesindeki Gaztelugatxe adasında inşa edilmiştir. Ziyaretçiler, en üst noktada tarihçesi 10. yy’a kadar uzanan bir inziva yeri bulacaktır. İnziva yeri, masif taş köprüden geçen dar bir yoldan ulaşılabilmektedir. “Game of Thrones” dizisi burada çekilmiş ve Dragonstone adası için arkaplan olarak nefes kesici manzara kullanılmıştır. Buna benzer merdivenler eski çağlardan beri bulunmaktadır ve aynı basit yapının bugün inşa ettiğimiz ve kullandığımızla aynı olduğunu düşünmek harikadır. Yapısal uzun ömürlülükten de bahsetmek gerek!
Ancak bu durumda dahi daha şaşırtıcı olansa basamak benzeri yapının tüm farklı bağlamlara ve boyutlara uyarlamaya, yeniden inşa etmeye ve bunu tüm kıtalara yaymaya yönelik ustalığımız – yeteneğimizdir.
“Basamak” kelimesinin kökeni
Merdiven fikrinin tam olarak ne zaman ortaya çıktığını, ne zaman doğanın bir özelliği olmasının sona erdiğini ve kullanışlı, amacına uygun bir yapı olmaya başladığını bulmak zordur. Eğer gerçekten bir objenin geçmişini bilmek isterseniz bunu belirten kelimenin kökeninden başlamanız gerekir. Bazı filozoflar sadece bir objeye isim vererek ortaya çıkmaya başladığını söyleyebilirler, dolayısıyla “basamak” olarak bildiğimiz objenin ilk kez ne zaman isimlendirildiğine ilişkin farklı dil köklerinde farklı zamanlarda farklı anlar olmalıdır.
Eski ingilizcede “stair” (basamak) kelimesi, “climb” (tırmanmak) anlamındaki flemenkçe “steiger” kelimesi ile ilişkili olan germen kökenli bir kelime olan “stǣger” olabilir. “Scale” (ölçek) kelimesini ele aldığımızda basamak, Latince “scala” kelimesiyle aynı etimolojik kökene sahiptir. Basamaklar da bir “scaler” (ölçekleyici) fonksiyon sağlayabilmektedir, çünkü adımların boyutu her zaman insanın yürüyüş şeklinden etkilenen rahat limitlerle uyumlu olmalıdır. Farklı dil köklerinden gelen “stair” (basamak) kelimesinin değişik biçimlerini nasıl kullanmaya başladığımız merak konusudur. Roman dillerinde “stair” (basamak) kelimesi; “escalera” (İspanyolca), “escada” (Portekizce) veya “escalier” (Fransızca) olabilir, bu kelimelerin tamamı örneğin romalı mimar Vitruvius tarafından belirtildiği üzere Latince “scalaria” çoğul isminin köküne sahiptir.
Düz merdivenlerden çift sarmal merdivenlere
Bu tür bir evrensel mimari unsur hakkında yazı yazmak, özellikle de merdivenler birçok farklı forma sahip olabiliyorken kolay bir görev değildir. Merdivenlerin en temel biçimi, merdiven veya tırmanma direkleri formunda bulunabilir. Bu yapı türleri Neolitik dönemden beri kullanılmaktadır (Templer, s.13) ve genellikle kolaylıkla çıkarılabildiği veya saklanabildiği için diğer insanlara ve vahşi hayvanlara karşı savunmak için inşa edilmiştir.
Batı Afrika ve Panama’daki kabileler, en basit ve ilk merdiven türlerinden birini kullanmaktadır. Zemin ve ev arasında bir ayırıcı görevi yapan merdivenler; evlerin selden korunması için insanların kulübelerini zeminin biraz dışında inşa ettikleri yerlerde, özellikle tropik ülkelerde kullanılmaktadır. Ancak üst katlara erişim sağlamak için inşa edilmiş merdivenlerin ilk tek katının Mezopotamya ve Mısır’da ortaya çıkmıştır (Templer, s.19). Daha sonra klasik dönem çağında grekoromen kompleks merdivenler, var olmaya başlayan spiral, zigzag ve çift destekli merdivenler olarak inşa edilmeye başlamıştır. Spiral şekil yerden tasarruf etmek için idealdir ve en eski örneğin m.ö. 5.yy’a dayanmasına rağmen bu sadece Traianus Sütunu’nun etkileyici tasarımının meydana çıkışıdır, bu merdiven şekli tipinin Romen mimarisinde bir trend olmuştur. Yüzyıllar sonra Ortaçağ mimarlarında her türlü dinamik şekilleri deneme isteği uyanmıştır, ancak bu adımı atan Rönesans artistleri olmuştur. Rönesans sanatçıları ve mimarları; tamamı dramatik hacim miktarında olan, görkemli barok ve abartılı merdivenlerle sonuçlanan bir mimari yapı olarak merdivenlerin potansiyelini arttırmak için daha büyük merdivenler inşa etmeye başlamıştır (Templer, s.60).
Merdivenlerin daha kompleks olamadığının düşünüldüğü tam o noktada çift sarmal merdivenler ortaya çıkmıştır. Bunun güzel bir örneği Loire vadisi, Fransa’daki Chambord şatosu merdivenidir. Bu şatonun Leonardo da Vinci tarafından tasarlandığına inanılmaktadır. Çift sarmallı merdiven; misafirlerin, hizmetlilerin ve asillerin yolu kesişmeksizin eşzamanlı olarak merdivenlerden inip çıkmasını sağlamıştır.
Merdivenler estetik, mimari ve kültürel amaçlar bakımından kesinlikle hızlı şekilde evrim geçirmiştir. Esas olarak merdivenler, hayal dünyamızı meşgul eden semboller haline geldiği bir noktaya dahi ulaşmıştır!
İlk merdiven örnekleri: Semboller üzerine adım atma
İnsan olmanın esas fikri işaretler oluşturmayı ve bunları anlamayı gerektirir. Bizler etrafımızda sembolik bir dünya yarattık ve inşa ettiğimiz her şey sosyal ve sembolik dilin parçasıdır. Dolayısıyla konu merdivenlerin şekli olduğunda bunlar uzun bir süredir var olan, dünya üzerinde meydana gelen ilk örnekler, şekiller veya görüntüler olmuştur.
Binlerce yıl boyunca merdivenler gücün, başarının ve aydınlanmanın fiziksel görünümü haline gelmiştir. Eski zamanlardan modern zamanlara kadar merdiven önemli bir anlama sahiptir:
- Sembolik olarak merdivenler bir yolculuğu gösterebilir.
- Merdiven; mekan, fikir veya fiziksel durumdan herhangi ikisini bir araya getiren bir geçiş yolu olabilmiştir.
- Bir kişi merdivenlerden çıkıyorsa yolculuğu muhtemelen olumludur;
- Ancak, bir kişi merdivenlerden iniyorsa yolculuğu olumsuz, kafa karıştırıcı ya da stresli olabilir.
Oscar Tusquets Blanca & Martine Diot tarafından 2013 yılında yazılan “The Staircase: The Architecture of Ascent” kitabında basit, düz bir merdiven katından radikal spiral merdivene kadar merdivenlerin tarihçesi ve anlamı ele alınmıştır. Karışık olmayan bir yol sağlayan düz merdivenlerden güç veya statü sembolü, ruhsal yükseliş sembolü olan spiral veya kıvrımlı merdivenlere ve bilgiye tırmanmaya nasıl geçiş yaptığımız ilginç bir gelişmedir. İşte spiral bir merdivenin görüldüğü Rembrandt’a ait bir tablonun görüntüsü:
Rembrandt’ın eseri “Philosopher in Meditation” (1632)
Bu tabloda güneş ışığı filozofun bilincini simgelerken spiral merdiven, aydınlanmaya ulaşmak için çıkması gereken yolu göstermektedir. Literatürde T.S. Eliot’a ait Ash-Wednesday isimli şiir; aynı kelimeleri ve ifadeleri tekrarlayarak dizelerin bükümlü cümleleriyle ruhsal aydınlanmaya giden bir yol olarak spiral merdivenlerin tekrarlayan ilk gösteriminin diğer bir örneğidir.
Esas olarak “tırmanma” eylemi, genellikle insan bilgisinin ve bilimsel ilerlemenin gelişmesine yönelik bir metafor olmuştur. Merdivenin en üst noktasına ulaşmak, daha geniş ve daha kapsamlı bir dünya görüşü sağlamıştır. Bu nedenle bu tür ilk unsur örneğinin; merdivenlerin tarih öncesi zamanlardan modern zamanlara kadar olan ilk teorik, tarihsel ve bilimsel analizini yazan John Templer gibi birçok bilim insanı için bir çalışma konusu haline gelmesi doğaldır. “The Staircase: History and Theories”, 1992, MIT.
Rönesans dönemi (14. – 17. yüzyıl), merdiven mimarisi için zariflik ve karmaşıklığın örneği olmuştur. Bu dönem, eski Yunan ve Roma kültürünün uyanışı anlamına gelmiştir, dolayısıyla artistler ve mimarlar sembolizmi bir adım ileri taşımıştır. Büyük döner ve spiral taş merdivenler baskındır. Bu merdivenler “Onur Merdivenleri” olarak bilinmiştir ve zemin kattan mümkün olduğunca hoş ve eğlenceli “piano mobile” yani üst kata geçilmeyi sağlamak için tasarlanmıştır. Bu merdivenler büyük ölçüde güç, başarı ve aydınlanma hissi uyandırması için merdivenleri tasarlayan tiyatro tasarımcılarından etkilenmiştir.
Ancak matematikçiler de merdivenlerin şekline ilgi duymaya başlamıştır!
“Bitmeyen merdiven etkisi”
1200 yılı civarında matematikçi Leonardo Fibonacci, Fibonacci altın oranı olarak da bilinen “Fibonacci dizisinin” eşsiz özelliklerini keşfetmiştir. Sayılar dizisi (0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34) görselleştirildiğinde bir spiral oluşturur. Altın oran, birçok rönesans tablosu ve heykellerinde denge ve güzelliğin elde edilmesi için kullanılmıştır. Leonardo Da Vinci de altın oranı kullanan sanatçılardan biri olmuştur. Neredeyse tüm spiral merdivenler; belirli bir açıdan bakıldığında bitmeyen bir merdiven illüzyonu sağladığı anlamına gelecek şekilde bu diziyi oluşturur.
Merdivenler: Kurguda yaygın kullanılan bir metafor
Hepimiz merdivenin temel kullanım alanının sadece pratik olduğunu biliyoruz: iniş ve çıkışı kolaylaştırır, diğer bir deyişle yüksek yerlere erişim sağlar. Ancak daha önce göze hitap etmek dışında merdivenlerin çok daha fazla işlevi olduğundan bahsettiğimizi hatırlıyor musunuz? Edebiyat, sinema ve resim genellikle merdivenler ile ilişkili bir hayal kaynağıdır ve merdivenler olağanüstü sembolik gücü nedeniyle çeşitli sanatsal anlatılarda kullanılmaktadır. En ünlü film sahnelerinden bazıları; bir sahnenin anlamını iyileştirmek için merdivenler üzerinde veya etrafında önemli sinematik anlar yaratır ve bu nedenle ihtişam, sürpriz, zarafet ve güzelliğe ilham verir!
Ancak merdivenlerin ikililiği sayesinde merdivenler aynı zamanda korku ve dehşet duygularına da ilham olabilir ve bu nedenle katiller için sahne olarak kullanılmıştır. Merdivenlerin güzelliği, estetik haz veya hipnotik korku duygularını geçirebilmesidir!
Escher ve Penrose’un imkansız merdiven yolları
Sizlere daha önce doğadaki merdivenlerden ve sembol ve metaforlar olarak merdivenlerin kurgusal olarak kullanımından söz etmiştik, peki ya gerçek objeler olarak bulunamayan imkansız merdivenler?
Doğa, dünya üzerindeki mimarların göz alıcı yapılar oluşturmalarına ilham vermiştir, ancak doğa kanunlarına uygun düşmeyen yapılar da mevcuttur. Bu nedenle matematikçiler imkansız yapıların bulunduğu yerler bulmuştur: tablolar veya hayali dünyalar. Bunun bir örneği 1953 yılında M.C. Escher tarafından yapılan litografi baskıdır. Bu eser “Relativity” (Görecelik) olarak adlandırılmıştır, çünkü her bir merdiven açısı kişinin uzaydaki konumuna bağlıdır. Farklı açılar birlikte imkansız bir merdiven oluştururlar.
Daha sonra, “Relativity” eserinden etkilenen matematikçiler Lionel ve Roger Penrose; “Penrose merdivenleri” olarak da bilinen “imkansız objeyi” 1958 yılında tanıttılar. Buna karşılık 1960 yılında Escher Penrose merdivenini “Ascending and Descending” (Artan ve azalan) olarak yeniden oluşturmuştur:
Bu baskıdaki Penrose merdiveni, kesinlikle pratik bir amaç veya sonuç olmaksızın tekrarlayan, sonsuz bir çalışmayı göstermektedir. Arkadaşına yazdığı bir mektupta Escher varoluşçu bakış açısını şu şekilde açıklamıştır:
“Bu merdiven aslında üzücü, karamsar ve aynı zamanda çok derin ve absürttür. (…) Evet, evet daha yukarı tırmanıyoruz, yukarı çıktığımızı hayal ediyoruz; her adım yaklaşık 10 inç yüksekliğinde, oldukça yorucu…Peki bu bizi nereye götürüyor? Hiçbir yere.”
Sinema filmleri imkansız merdivenler için esas yerdir, böylelikle bu araçla Penrose merdivenleri hareket imkanı kazanmış ve bir şekilde 3D olarak ortaya çıkmıştır. Penrose merdivenleri, Christopher Nolan’ın ünlü filmi “Inception”da resmedilmiştir. Bu filmde hayali dünyada kompleks boşluklar, Ariadne isimli karakter (bu karakter adını labirentlerle ilişkili Yunan mitolojisindeki bir karakterden almıştır) tarafından tasarlanmaktadır. Penrose merdivenlerinin görsel etkilerini yaratmak için merdivenler; merdivenin en üst noktasından baktığınızda merdivenin en alt noktasıyla hizalı olacak şekilde inşa edilmesi gerekmiştir. Bu sadece özel bir kamera lensiyle gerçekleştirilebilmiştir!
Penrose merdivenlerinin sinema filminde kullanıldığı diğer bir örneği, Harry Potter’daki hareketli merdivenlerdir. Merdivenler bir pozisyondan diğerine tam olarak 90 derecelik açıyla dönmektedir. Bu görsel etkilerin elde edilmesi ve büyünün yaratılması için gerçek aktörler hidrolik olarak yeşil ekranın önünde hareket eden tek bir merdivende dururken birçok ekip arasında gelişmiş bir koordinasyon düzeyi olması gerekmiştir.
Sinema filmlerinde yer alan merdivenler, sanatçıların gerçek hayatta elde etmesi imkansız olan merdivenleri canlandırması için tek fırsattır. Doğa kanunlarına bağlı olmama durumu sadece filmlerin ve özel efektlerin sağlayabileceği durumdur. Gerçek dünyadaki merdivenler ise daima insan vücudunun sınırlarına bağlı olacaktır!
Merdivenler: Kayma, takılma ve düşmenin tarihçesi…
Merdivenin ardındaki mimari planlama, üst ve alt boşlukta oluşturma ve işlevselliği bir araya getirir. Ancak merdivenler daima insan vücudunun sınırlarına bağlıdır, bu nedenle geçtiğimiz son birkaç bin yıldır evrim geçirmemiştir. Merdivenlerin hayal edebileceğinizden daha sıkça takılmamıza ve düşmemize neden olduğu gerçeğinden bahsetmiyoruz bile!
Merdivenlere ilişkin yaptığı kapsamlı analizde Georgia Teknoloji Enstitüsü Mimarlık bölümü profesörü John Templer aynı zamanda 20 yıl boyunca yürüttüğü araştırmalarda merdivenlerde kayma, takılma ve düşme olaylarını da ele almıştır. Esas olarak merdiven ile ilişkili yaygın ölüm ve yaralanma durumları görmezden gelinememektedir ve yazdığı etkileyici kitaplar, özellikle gittikçe yaşlanan toplumda belirgin hale gelen konuya olan farkındalığın artmasına katkı sağlamıştır.
Stannah’da bizler, 40 yıldan uzun süre önce ilk merdiven asansörünü inşa ettiğimizden bu yana merdiven ile ilişkili yaygın düşme ve yaralanma olaylarının farkındayız. Modern zamanlardaki merdivenler genellikle daha az karışık tasarımlara sahip olsa da merdiven asansörlerinin ve merdivenlerin icadı merdivenlere ilişkin bakış açısını değiştirmiştir. Belirli bir noktaya kadar merdivenlerle mücadele eden birçok yaşlı yetişkin için merdiven asansörü üzerinde merdivenleri inip çıkma fırsatını elde etmek, merdivenlerindeki güvenlik riskine iyi bir alternatiftir. Bu farkındalık, dünya nüfusu yaşlandıkça daha önemli hale gelmektedir. Günümüzde artan yaşam süresiyle birlikte ve daha dahili toplumlarda yaşamaya başladıkça yürüteçler ve tekerlekli sandalye ihtiyacıyla merdivenler gerçek bir sorun haline gelmiştir. Peki merdivenleri düşman olarak mı görmeliyiz? Merdivenler gerçekten evrensel erişim için bir engel oluşturur ve günümüzde modern mimarilerle üstesinden gelinmesi gereken büyük bir zorluktur. Örneğin herkes için erişilebilir bir merdiven nasıl oluşturulabilir? Rampalar belirgin çözümdür ve çok kullanışlı, ancak aynı zamanda çok kaygan da olabilir. İnsanların geleneksel merdivenlere erişmesine yardımcı olmak için dünya üzerinde yenilikçi merdiven asansörleri gibi yeni çözümler ve diğer asansör teknolojileri ortaya çıkarken dünya üzerinde mimarlar da merdivenlerin yaşlılar ve engelli insanlar için kullanışlı hale gelmesi için merdiven tasarımını tekrar ele almaktadır.
Merdivenlerin modern mimarideki geleceği nedir?
19. yy’a kadar merdivenler sadece daha yüksek noktalara ulaşmak için oluşturulmuştur ve günümüzde dahi merdivenler, güvenli bir acil çıkış sağlamak için tüm binalarda gereklidir. Geleceğe bakıldığında modern mimarlar, merdivenleri tasarlarken erişilebilirliğe odaklanmaya başladığı açıktır, dolayısıyla merdivenlerin çok uzak gelecekte dahi binaların önemli bir parçası olmaya devam edeceğini söylemenin doğru olduğunu düşünüyoruz.
Ancak merdivenlerin evriminde bir öncelik duygusu ve erişilebilirlik bakımından bir devrim duygusu söz konusudur. İşte merdivenlerin geleceği budur: daha az görülebilir olması, daha az ihtişamlı şekillere bürünmesi, böylelikle merdivenleri tırmanıyormuş gibi değil, merdivenlerden kayıyormuş gibi hissederiz. Aşağıda yer alan resimdeki gibi olan merdiven ve rampaların hibrid versiyonlarıyla daha sık karşılaşılmaya başlanıyor ve bunlar norm haline gelmeye başlayacaktır.
Umarız etrafınızdaki merdivenleri görme şeklinizi değiştirebilmişizdir. En basit merdivenin tasarımı dahi komplekstir ve mükemmel bilgi, beceri ve ustalık gerektirir. Bizler merdivenlerin estetik beğeniye dair yapılar ve evrensel ilham kaynağı olabildiğini farkettik, ancak bunlar aynı zamanda güvenlik ve evrensel erişim sağlamak için daha dikkatli şekilde tasarlanan yapılar olmalıdır. Gelecekte merdivenlerin farklı şekilde kullanılması ve mimarların işlevselliği ve evrensel erişilebilirliği bir üst seviyeye çıkarması beklenmektedir! Bizler de şimdi yukarı çıkmayı kolaylaştırmak için adımlar atmalıyız!
Kaynakça:
Templer, John. 1992. “The Staircase: History and Theories”. Cambridge, Massachusetts: The MIT Press.
Wilkes, Joseph A. 1990. “Encyclopaedia of architecture: design, engineering & construction”
Blanca, Oscar Tusquets & Diot, Martine. 2013. “The Staircase: The Architecture of Ascent”
The impossible world of MC Escher, The Guardian
Penrose Stairs, The Illusion Index
Stairs can pose a problem as you get older, The Washington Post
The Spiral Staircase – A pilgrim’s progress, The Independent
The Evolution of the Staircase and Its Urgent Accessibility Revolution, Architecture Lab